Haci-bayram-i-veli-hz

Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri

Anadolu’nun dört büyük manevî direğinden (evtâd-ı erba‘a) biri olarak kabul edilen Hacı Bayrâm-ı VelîHazretleri’nin kutlu sırları aziz olsun -vakıf belgelerinde yazılı künyesi şöyledir: “Kutbu evliyâ-i ve’l-ârifîn, el-hâdî ilâ tarîki’l-hakki ve’l-yakîn, ve’l- vâkıfü’l-esrâri’l-vâsilîn, mergûbu’l-âlemîn, mürşidü’l-halâiki’l-ecmâîn eş-Şeyh HâcıBayrâm ibni Ahmed bin Mahmûd âfâ anhümü’l-Vedûd.”

“Hacı Paşa”, “Ahî Sultân” ve “Şeyhu’r-Rûm” veya “Anadolu Şeyhi” gibi sıfatlarla da tanınan Hacı Bayrâm-ı Velî’nin asıl adının Numan olduğu rivayet edilse de vakıf kayıtlarında ve kaynaklarda Hacı Bayrâm imlasıyla kayıtlıdır. Ankaralı şair Râzî’ye göre ataları Belh şehrinden Ankara’ya gelmiştir. Hacı Bayrâm, 1340 senesinde Ankara’nın Solfasıl Köyü’nde doğmuştur (19. yüzyıl sonlarında ‘Zü’l-fadl’imlasıyla yazılmıştır). Osmanlı arşiv belgelerine göre babasının adı Ahmed, dedesinin ismi Mahmûd’dur. Annesinin mezarı Keçiören ilçesi Yeşilöz Mahallesi’ndedir.

Hacı Bayrâm-ı Velî’nin kendisinden küçük Safiyuddîn ve Abdâl Murad adında iki kardeşi olduğu bilinmektedir. Yine kaynaklara göre Hacı Bayrâm-ı Velî’nin beş erkek, üç kız evladı dünyaya gelmiştir. Erkek çocukları Ahmed Baba, Baba Sultân, Edhem Baba, İbrâhîm Baba ve Ali Baba’dır. Kızlarından Hayrünnisâ Hanım, Kâdiriyye Eşrefiyye tarîki müessisi Eşrefoğlu Rûmî hazretleriyle evlenmiştir. Hacı Bayrâm-ı Velî’nin bir kızının da Kastamonu’da medfûn Şeyh İsa Dede ile evlendiği rivayet edilir.

Ankaralı şair Râzî’nin Divân’ındaki bir manzumeye göre,Hacı Bayrâm-ı Velî “pembeye mâil ve son derece nurânîyüzlü, parlak alınlı, araları açık hilal kaşlı, iri gözlü sarı saçlı, sarıya çalan tenli, üst tarafı seyrek sakallı, orta boylu ve biraz zayıfça bir vücûda sahiptir”.

Hacı Bayrâm-ı Velî, medrese eğitimini Ankara’da tamamlamış ve Sultan III. Alaeddin kızı Melike Hatun tarafından Ankara’da yaptırılan Kara Medrese (Melike Hatun Medresesi)’de müderrislik yapmıştır. Daha sonra Bursa medreselerinde müderrislik, tezkirecilik, Sultan Murad Hüdâvendigâr döneminde kadılık yapan Hacı Bayrâm-ı Velî, nihayetinde Yıldırım Bâyezîd Han zamanında kapıcıbaşılık görevinde bulunmuştur.

Yaşadığı dönemin meşhur mutasavvıflarından “Somuncu Baba/Ekmekçi Koca” lakabıyla bilinen Şeyh Hamîdüddîn-i Aksarayî (k.s)’ye intisab eden Hacı Bayrâm-ı Velî, Aksaray’da seyr ü sülûkunu tamamlayarak, mürşîdi Somuncu Baba tarafından hilâfet verilerek, irşâd göreviyle Ankara’ya gönderilmiştir.

Ankara’da Augustus Mabedi bitişiğinde bir zâviye (dergâh) inşa eden Hacı Bayrâm-ı Velî, irşâd hizmetiyle meşgul olmuştur. Sultan II. Murâd Han’ın daveti üzerine üç kez Edirne’ye gitmiştir. Padişahın muhabbet hürmet etiği bu yüce gönüllü velî, onun arzusuyla gerek Edirne Sarayı’nda ve gerekse Edirne Ulu Camii’nde sohbetler yapmıştır. Bu seyahatler sırasında Bursa’da Emir Sultan’la da görüşen Hacı Bayrâm’ın, son Edirne ziyaretleri sırasında vefat eden Emir Sultan’ın cenaze namazını da kıldırdığı bilinmektedir.

Hacı Bayrâm-ı Velî, zâviyesinde sohbetlerine devam etmiş, diğer taraftan da sosyal hayatı düzenleyen yardımlaşma ve “imece” sistemini yaygınlaştırmış, Ankara’nın manevi mimarı olmuştur.

İstanbul’un manevi fâtihi Akşemseddîn, Kızılca Bedreddîn, İnce Bedreddîn, Akbıyık Sultan, Bıçakçı Emîr (Ömer) Dede, Eşrefoğlu Abdullah Rûmî, Baba Nahhâs-ı Ankaravî (Kazancı Baba), Muslihiddîn Halîfe, Gelibolulu Yazıcıoğlu Mehmed Bîcân ve Ahmed Bîcân, Molla Zeyrek, Şeyhoğlu Edhem Baba, Ramazân Halîfe, Yûsuf-ı HakîkîBaba, Bolulu Uzun Salâhaddîn gibi çok sayıda velâyet ehli, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin aşk medresesinde yetişmiş ve ekseriyeti İstanbul’un fethine katılmıştır.

Hacı Bayrâm-ı Velî’nin yaptığı ictihad neticesinde “Bayramiyye” ismiyle anılan bir tarikat meydana gelmiştir. Bayramîlik, Hacı Bayrâm’ın halîfeleri vasıtasıyla zaman içinde Anadolu, Balkanlar, Suriye, Mekke, Medine ve Kahire’de dalga dalga yayılmıştır. Bayramiyye, Hz. Pîr Hacı Bayrâm-ı Velî’nin vuslatından sonra üç ana koldan devam etmiştir. Bunlardan birincisi Akşemseddîn ile devam eden Şemsiyye-i Bayramiyye, ikincisi Göynüklü Bıçakçı Emîr Dede ile devam eden Melâmîye-i Bayramiyye koludur. Hüdâyî Hazretleri’ne atfedilen Celvetiyye tarikatı da esasen Bayramîlikten doğmuştur. Bu tarîkat de, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin halîfelerinden Hızır Dede’nin halîfesi Hazret-i Üftade’nin yetiştirdiği Azîz Mahmûd Hüdâyî tarafından tesîs edilmiştir. Dolayısıyla Celvetiyye, Bayramîliğin üçüncü bir kolu da kabul edilebilir.

Hacı Bayrâm-ı Velî, 1430 yılının Ekim ayı içinde Ankara’da vefat etmiş ve bugünkü türbesinin olduğu yere defnedilmiştir. Vefatına “irtihâlü’l-insân” ve “el-hayr” ifadeleriyle tarih düşürülmüştür. Cenaze namazını vasiyeti gereği halîfesi Akşemseddin kıldırmıştır. Vefatından sonra Ankara’daki Bayramî Âsitânesi’nde oğlu ve halifesi Ahmed Baba “Pîr evi” şeyhliğini yürütmüştür.

Hacı Bayrâm-ı Velî Zâviyesi’ne Sultân II. Murâd’dan itibaren Fâtih ve diğer padişahlar tarafından vakıflar ihdâs edilmiştir. Zâviye’de konaklayan herkese “Burçak Çorbası ” ve sair yemeklerin ikram edilmesi, her yıl “Burçak biçimi” vakıf kayıtlarında zikredilmektedir. Fatih döneminden itibaren Hacı Bayrâm-ı Velî evladı ve tekkesinde görevli olanlar “Hacı Bayrâm-ı Velî’nin yüzü suyu hürmetine” her türlü vergiden muaf tutulmuştur.

Hacı Bayrâm-ı Velî, insan terbiye etmeye özen göstermiştir. O, kendisine atfedilen bir mektup (veya risâle),dört (veya beş) adet ilâhînin dışında bize herhangi bir eser bırakmamıştır. Hz. Pîr, kendisine ait olduğu söylenenmektupta insanların dünya sevgisini terk edip dünyada yaşarken gönül yoluyla Hakk’ın birliğine ulaşmaları gerektiği işlenmekte ve Hak tâliplerini aşka, irfâna, nûr-ı Mahammed sırrını yaşayarak Allah’a davet etmektedir.

Hacı Bayrâm-ı Velî Dergâhı, 1925 yılında tekkeler kanunla seddolunana kadar faaliyetini sürdürmüş, Hacı Bayrım-ı Veli soyundan gelen şeyhler tarafından idare olunmuştur. 23 Nisan 1920 Cuma günü Hacı Bayrâm-ı VelîDergahı’nda Cuma Namazı kılınmış, kurbanlar kesilmiş, dualar yapılmış ve yine dualarla Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Hacı Bayrâm-ı Velî Zâviyesi’nin son Pîr evi şeyhi Ankara mebusu Şeyh Şemseddin (Bayramoğlu) Efendidir(1883-1945).

Hacı Bayram-ı Veli Hazrat

(May his secret be sanctified)

Hacı Bayram-ı Veli (may his secrets be sanctified) is regarded as one of the four great spiritual pillars (evtâd-ı erbaa) of Anatolia. According to foundation documents, his honorific titles are recorded as follows: “Kutbu evliyâ-i ve’l-ârifîn, el-hâdî ilâ tarîki’l-hakki ve’l-yakîn, ve’l- vâkıfü’l-esrâri’lvâsilîn, mergûbu’l-âlemîn, mürşidü’l-halâiki’l-ecmâîn eş-Şeyh Hâcı Bayrâm ibni Ahmed bin Mahmûd âfâ anhümü’l-Vedûd”. (Qutb of the saints and the gnostics, the guide to the path of truth and certainty, the possessor of the mysteries of the inheritors, the one desired by the worlds,
the spiritual guide of all creatures, al-Shaykh Hacı Bayram ibn Ahmed ibn Mahmud, may Allah pardon them.”)

Hacı Bayram-ı Veli, also known by titles such as “Hacı Pasha,” “Ahi Sultan,” and “Shaykh al- Rum” or “Shaykh of Anatolia,” is rumored to have had the original name Numan. However, he is recorded as Hacı Bayram in foundation and historical documents. According to the poet Râzî of Ankara, his ancestors had migrated from the city of Balkh to Ankara. Hacı Bayram was born in 1340 in the village of Solfasıl near Ankara. Ottoman archival records mention his father’s name as Ahmed and his grandfather’s as Mahmud. His mother’s grave is located in Yeşilöz, within today’s Keçiören district of Ankara.

He is known to have had two younger brothers, Safiyüddin and Abdül Murad. Sources also state that Hacı Bayram-ı Veli had five sons and three daughters. His sons were Ahmed Baba, Baba Sultan, Ethem Baba, İbrahim Baba, and Ali Baba. One of his daughters, Hayrunnisa, married Eşrefoğlu Rûmî, the founder of the Qadiriyya-Eshrafiyya order. Another daughter is said to have married Shaykh İsa Dede, who is buried in Kastamonu.

According to a poem in the Dîwân of the poet Râzî of Ankara, Hacı Bayram-ı Veli was described as having a luminous face with a pinkish hue, a radiant forehead, arched crescent-like eyebrows set apart, large eyes, blond hair, a complexion tinged with yellow, a sparse beard on the upper
part, of medium height and a slender build.

Hacı Bayram completed his madrasa education in Ankara and later served as a professor (müderris) at the Kara Madrasa (built by Princess Melike Hatun, daughter of Sultan Alaeddin) in Ankara. He subsequently worked as a professor in Bursa, as a registrar, and also as a judge (qadi) during the reign of Sultan Murad I. In the era of Yıldırım Bayezid, he held the position of Chief Doorkeeper of the palace.

He eventually became a disciple of Shaykh Hamidüddin of Aksarayi, widely known as “Somuncu Baba” (the Bread Baker), one of the eminent Sufis of his time. In Aksaray, he completed his spiritual training (sulūk) and received the mantle of caliphate from his master, who then appointed him to the duty of spiritual guidance in Ankara.

In Ankara, he built a lodge (zāwiya) adjacent to the Temple of Augustus and devoted himself to guiding seekers. At the invitation of Sultan Murad II, he traveled three times to Edirne, where he delivered discourses in the imperial palace and in the Grand Mosque. During these journeys, he also
met with Emir Sultan, and it is recorded that he led Emir Sultan’s funeral prayer during his final visit to Edirne.

Through his teaching, Hacı Bayram organized social life in Ankara, encouraging mutual assistance and the “imece” method of collective work. He became recognized as the spiritual architect of Ankara.

Among his disciples were many figures who later played significant roles in the conquest of Istanbul, including Akşemseddin (the spiritual conqueror of Istanbul), Kızılca Bedreddin, İnce Bedreddin Akbıyık Sultan, Bıçakçı Emir (Ömer) Dede, Eşrefoğlu Abdullah Rûmî, Baba Nahhas of Ankara (Kaynarca Baba), Muslihuddin Khalifa, Yazıcıoğlu Mehmed Bican and Ahmed Bican of Gallipoli, Molla Zeyrek, Shaykhoğlu Edhem Baba, Ramazan Khalifa, Yusuf-i Hakiki Baba, and Uzun Salahaddin of Bolu.

As a result of his independent reasoning (ijtihad), a Sufi order known as the Bayramiyya emerged. Through his deputies, the order spread throughout Anatolia, the Balkans, Syria, Mecca, Medina, and Cairo. After his passing, the Bayramiyya continued in three main branches: the Shamsiyya-Bayramiyya founded by Akşemseddin; the Malāmiyya-Bayramiyya through Bıçakçı Emir Dede of Göynük; and the Celvetiyya, established by Aziz Mahmud Hüdâyî, who was the disciple of Üftade, the spiritual successor of Hızır Dede, himself a deputy of Hacı Bayram. Thus, the Celvetiyya can be considered a third branch of the Bayramiyya. The Malāmī branch was also continued by Pir Mehmed Bey.

Hacı Bayram-ı Veli passed away in Ankara in the month of October in 1430 and was buried at the site of his present shrine. His death was commemorated in chronograms with the phrases “irithalü’linsan” and “al-khayr.” In accordance with his will, his funeral prayer was led by his successor Akşemseddin. Following his death, leadership of the Bayramiyya in Ankara continued under his son and successor, Ahmed Baba.

The lodge of Hacı Bayram-ı Veli received many charitable endowments from Sultan Murad II, Mehmed the Conqueror, and subsequent sultans. Records note that soup (known as “burçak çorbası”, Vetch and Lentil Soup) and other meals were distributed there, and annual endowments of crops were provided. Beginning with the reign of Mehmed the Conqueror, the descendants and appointed servants of Hacı Bayram were exempted from all forms of taxation “for the sake of the honor of Hacı Bayramı Veli.”

Hacı Bayram placed great importance on the spiritual training of individuals. Apart from a letter (or treatise) and four or five hymns attributed to him, no other works have survived. In the letter ascribed to him, he advises people to renounce love of the world and, while living within it, to seek through the heart the oneness of Allah. He calls seekers of truth to love, gnosis, and the light of Muhammad, inviting them thereby to Allah.

The lodge of Hacı Bayram-ı Veli remained active until it was closed by law in 1925. It was administered by descendants of Hacı Bayram himself. On Friday, 23 April 1920, prayers and sacrifices were offered in the lodge, and with collective supplications, the Grand National Assembly of Turkey
was inaugurated. The last shaykh of the Bayrami lodge in Ankara was Shaykh Şemseddin (Bayramoğlu) Efendi (1883–1945).

May Allah elevate their stations and keep their spiritual aid everlasting. (Amen)

حضرة حاجي بايرام ولي

(قدس الله سرّه)

يعتبر حاجي بيرام ولي من أحد الأعمدة الروحية الكبيرة لأناضول (أوتاد الأربع) – قدّس الله أسراره المباركة- وترد كنيته في السجلات الوقفية على النحو التالي: “قطب الأولياء والعارفين، الهادي إلى طريق الحقّ واليقين، وواقف الأسرار والواصلين، مرغوب العالمين، مرشد الخلائق الأجمعين، الشيخ حاجي بايرام ابن احمد بن محمود عافى عنهم الودود”.

وقد ذكرت أسماؤه بالألقاب “حاجي باشا” و”سلطان أخي” و”شيخ الروم” او “شيخ أناضول”. على الرغم من بعض الروايات بأن اسمه الحقيقي “نُعمان”، يرد اسمه في سجلات الوقف والمصادر بـ”حاجي بايرام”. وعلى قول الشاعر الأنقراوي رازي بأن اسرته قدمت من مدينة بلخ إلى أناضول. ولد حاجي بايرام في قرية “صولْفاصِل” في أنقرة بسنة 1340م. (وفي أواخر القرن التاسع عشر، كتب اسمه بـ”ذو الفضل” في بعض النصوص). ووفقاً لوثائق الأرشيف العثمانية، اسم أبيه احمد وجده محمود. وتقع قبر أمه في قرية يشيلوز في كجي أورَن.

ويعرف بأن لحاجي بايرام أخوين صغيرين يُدعيان صفي الدين وآبدال مراد. ومن مصادر أخرى، أن لحاجي بايرام خمسة من الأبناء وثلاث من البنات. أولاده هم: أحمد بابا، بابا سلطان، أدهم بابا، إبراهيم بابا وعلي بابا. ومن بناته، تزوجت سيدة خير النساء خانم من الشيخ أشرف اوغلى رومي الذي أسّس طريقة قادرية أشرفية. وتذكر أيضا أن إحدى بناته تزوجت بالشيخ عيسى دَدَه الذي يقع قبره في كاستامونو.

وفقًا لقصيدة في ديوان الشاعر الأنقراوي رازي، كان حاجي بايرام “يميل إلى اللون الوردي وذو وجه مشرق جدا، جبهة لامعة، حواجب متباعدة على شكل هلال، عينان كبيرتان وشعر أصفر، بشرته تميل إلى الأصفرار، لحية خفيفة من الأعلى، متوسط الطول ونحيف البدن.”

أكمل حاجي بايرام تعليمه في المدرسة الدينية بأنقرة، ودرّس في مدرسة كارا (الأسود) التي بناها الأمير الثالث علاء الدين بنته مَليكة هاتون في أنقرة (بمدرسة مليكة هاتون). وبعد ذلك، عمل كمدرس في مدارس بورصة وكتب في التراجم، ثم عمل كقاضي في فترة السلطان مراد حدوينديكار، وفي النهاية تولى منصب رئيس الحراس في زمن السلطان يلدريم بايزيد.

انضم حاجي بيرام إلى الشيخ حميد الدين الأكسرايي، المعروف بلقب “صمونجو بابا/خباز الكوجا”، وكان قد استكمل سيره وسلوكه في أكسراي، حيث منح له الشيخ صمونجو بابا الخلافة وأرسله إلى أنقرة للإرشاد.

في أنقرة، بنى زاوية (غرفة الدراويش، بيت الزهاد) بجانب معبد أغسطوس، وانشغل بخدمة الإرشاد. بناء على دعوة السلطان الثاني مراد، سافر إلى أديرنة ثلاث مرات. هذا الولي الجليل الذي كان يحترمه ويقدره السلطان، عقد جلسات في قصر أديرنة وكذلك في مسجد أديرنة الكبير. ويذكر أن حاجي بايرام صلى على جنازة الشيخ أمير سلطان الذي توفي خلال زياراته الأخيرة إلى أديرنة.

استمر حاجي بايرام في عقد جلسات الإرشاد في زاويته، وواصل نشر مفهوم التعاون ومبدأ “العمل الجماعي” في الحياة الاجتماعية، مما جعله المعمار الروحي لأنقرة.

الفاتح الروحي لإسطنبول آك شمس الدين، قِزِلِجَة بَدْرَ الدين، إينجه بدر الدين،  آكْبِيِك سُلْطَان، بِشَاكْجِي أَمِير (عُمَر) دَدَه، أَشْرَافُوغُلُو عَبْدُ اللَّه رُومِي، بَابَا نَحَّاسِ أَنْقَرَوي (كَازانجي بَابَا)، مُصْلِحُ الدِّينِ خَلِيفَة، جَلِبُولُولو يَازِجِي أوغُلُو مَحمَد بِيجَان، وَأَحْمَد بِيجَان مَوْلَا زَيْرَك، شَيْخُوغُلُو أَدْهَم بَابَا، رَمَضَان خَلِيفَة، يُوسُفُ حَقِيقِي بَابَا، بُولُولُو أُزُونُ سَلَاحُ الدِّين، وَغَيْرُهُمْ من أهل الولاية الكثيرة، قد نشأوا في مدرسة حبِّ حاجي بايرامِ وَلِيّ، وغالبيتهم شاركوا في فتح إسطنبول.

وبنتيجة اجتهاد حاجي بايرامِ وَلِيّ، ظهرَتْ طريقةٌ سُمِّيَتْ “البيرامِية”. وانتشرت طريقةُ بيرامِية عبر خلفائه في أناضول، بالقان، سوريا، مكة، المدينة، وقاهرة، وعَبَّرَتْ عن انتشارٍ متزايدٍ مع مرور الوقت. وبعد وُصُولِ (وفاة) الشيخ الكامل حاجي بايرامِ وَلِيّ إلى الله، استمرت البيرامية من خلال ثلاث فروع رئيسية: أحد هذه الفروع هو “الشمسية البيرامية”، التي استمرت من خلال آك شمس الدين. والفرع الثاني هو “الميلامية البيرامية”، التي استمرت عبر بِشَاكْجِي أَمِير دَدَه كوينوكي. أما الطريقة الجَلْوَتِية المنسوبة إلى حضرة هُدائِيّ، فقد وُلِدَتْ في الأصل من البيرامية. وكان مؤسس هذه الطريقة هو حضرة أُفْتَادَه، وهو خَلِيفَة حِضر دَدَه، تلميذ الشيخ الكبير حاجي بيرامِ وَلِيّ. والفرع الثالث هو فرع الطريقة الجَلْوَتِية، والتي أسسها الشيخ عَزِيزُ محمود هُدائي.
ولذا يمكن اعتبار الجلوتية فرعاً ثالثاً من فروع البيرمية.

وتوفي حاجي بايرامِ وَلِيّ في عام 1430م في شهر تشرين الأول/أكتوبر بأنقرة، ودُفِنَ في المكان الذي يقع فيه ضريحه اليوم. وقد تم تأريخ تاريخ وفاته بعبارات “ارتحال الإنسان” و “الْخَيْر”. وقد صَلَّى عليه صلاة الجنازة خَلِيفَتُهُ آك شمس الدين بحسب وصيته. وبعد وفاته، استمرَّ ابنه وخَلِيفَتُهُ أحمد بَابَا في ممارسة الإرشاد في “بيت الشيوخ” في آسِيتَانَةِ بَيرَامِيّة في أنقرة.

ابتداءً من سلطان مراد الثاني وبعده سلطان فاتح المحمد والسلاطين الآخرين، تم تخصيص الوقفيات للمحفلِ ومقرِّ الزاويةِ الخاصة بحاجي بايرامِ وَلِيّ. وتُسَجِّلُ السجلات الوقفية تقاليدَ تقدِيمِ الطعام مثل “شوربة البورشاك (شوربة جلبان)” لجميع الناس في الزاوية، مع ذكر “حصاد البرشاك” في السجلات السنوية. ومنذ عهد سلطان الفاتح، كان أولاده وموظفوهم في التكية يُعْفَونَ من جميع الضرائب “حُرْمَةً لِوَجْهِ حَاجِي بايْرَامِ وَلِيّ”.

حاجي بيرامِ وَلِيّ كان يولي اهتمامًا كبيرًا بتربية النفوس. لم يترك لنا سوى رسالة واحدة (أو رسائل) وبعض توشيحة دينية. وفي الرسالة المنسوبة إليه، تم التأكيد على أن الناس يجب عليهم أن يتخلوا عن حب الدنيا وأن يصلوا إلى وحدة الله وتوحيده من خلال تأليف القلوب أثناء حياتهم على الأرض، ودعا السالكين وطلابه إلى التوجه إلى الله والحكمة والعرفان والحب من خلال الحصول على سر نور سيدنا محمد صلى الله عليه وسلم.

واستمر عمل التكية الخاصة بحاجي بايرامِ وَلِيّ حتى عام 1925م، عندما أُغْلِقَتْ بموجب قوانين إغلاق التكايا، وكان يُدَارُ التكية بواسطة الشيوخ من نسل حاجي بايرامِ وَلِيّ. وفي يوم الجمعة 23 نيسان 1920م، تم إقامة صلاة الجمعة في تكية حاجي بايرامِ وَلِيّ، وأُقيمت الذبائح، ودُعِيَتْ بالدعوات الصالحات، كما أُدْرِجَتْ دعواتٌ أخرى عندما تم افتتاح البرلمان التركي. آخر شيخ بيت الإرشاد من أسرة حاجي بايرامِ وَلِيّ في أنقرة كان شيخ شمس الدين (بايرام أوغلو) الذي عاش بين 1883-1945م.

اللهم اجعل مقامه عالياً، وبارك في أعماله، واجعل فضائله وهمته دائمة. (آمين)

Paylaş