Şeyh İzzeddîn Hazretleri

Şeyh İzzeddîn Hazretleri

Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan Şeyh İzzeddîn Hazretleri, 14. yüzyılda yaşamış önemli bir sûfî ve alimdir. Tam adıyla ‘İzzettin Yusuf Aksarayî’ olarak da bilinen Şeyh İzzeddîn’in hayatı hakkında yazılı kaynaklar sınırlı olsa da, halk arasında Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’nin Arapça hocası olduğuna dair rivayetler bulunmaktadır.

Ankara camileri hakkında araştırma yapan rahmetli İ. Hakkı Konyalı, Ankara Etnoğrafya Müzesi’nde bulunan Şeyh İzzeddîn Türbesi kitabesindeki tarihi 1306 miladi yılı olarak okumuştur. 1306 yılında vefat eden Şeyh İzzeddîn’in 1340 yılında doğan Hacı Bayram-ı Veli (Numan b. Ahmed)’nin hocası olması mümkün değildir. Bu konuda Hacı Bayram-ı Veli soyundan gelen rahmetli Fuat Bayramoğlu ise Şeyh İzzeddîn Hazretleri’nin vefat tarihinin miladi 1352 olarak kabul edilmesi ve Hacı Bayram-ı Veli’nin de doğum tarihinin kendisince ileri sürülen 1339/1340 senesi kabul edildiği takdir de, halk arasında yaygın olan görüşün doğru olabileceği kanaatini taşır.

Şeyh İzzeddîn Hazretleri’nin türbesi, Ankara’nın Hacı Bayram Mahallesi’nde, kendi adıyla anılan Şeyh İzzeddîn Camii’nin yakınında yer almaktadır. Türbe, 1930’lu yıllarda yıkılmış, ancak 2015 yılında gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarıyla yeniden inşa edilmiştir.

Türbeye ait vakfiye niteliğindeki kitabe, Ankara Etnografya Müzesi’nde sergilenmektedir ve üzerinde 1306 yılına ait bilgiler yer almaktadır. Şeyh İzzeddîn Hazretleri’nin ismi, 1522 tarihli Tapu-Tahrir Defteri’nde “Şeyh İzzeddîn Mahallesi” ve “Şeyh İzzeddîn Zaviyesi Vakfı” kayıtlarında geçmektedir. Bu kayıtlar, onun Ankara’da kurduğu zaviye ve mescidin, dönemin sosyal ve dini hayatında önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Ayrıca, 1798 tarihli bir belgede “es-Seyyid eş-Şeyh İzzeddîn Kuddise Sırruhu Aziz Hazretleri” ifadesiyle anılması, onun Seyyid ve Tarikat Piri olarak kabul edildiğini göstermektedir.
Şeyh İzzeddîn Hazretleri, Ankara’nın manevi tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Rabbim Makamlarını Âlî, Himmetlerini Daim Eylesin. (Amîn)

Kaynaklarda yer alan bilgilere göre, Şeyh İzettin Hocamız, 183 cm boyunda, esmer tenli ve ince uzun bir vücut yapısına sahiptir. Bu fiziksel özellikleri, onun ağır başlı ve ciddi bir kişiliğe sahip olmasına paralellik gösterir. Genellikle koyu renkli elbiseler giymeyi tercih etmiştir. Hanımını erken kaybetmiş olmanın etkisiyle, ilme yönelerek kendini tamamen ilim yolunda yetiştirmiştir. Beyaz renkli giysilerden kaçınarak, daha çok koyu tonlar tercih etmiştir. Duruşundaki ciddiyet ve sadelik, onun insan ilişkilerindeki kadirşinas, sevecen ve babacan yaklaşımını yansıtmaktadır.

İlim yolculuğu, Şeyh İzettin Hazretlerinin hayatının en belirgin yönlerinden biridir. Arapça tahsilini Şam’da almış, burada büyük âlimlerden Muhiddin İbni Arabi Hazretleri’nden manada dersler almıştır. Bu dersler, onun manevi yolculuğunda önemli bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Ardından, Ankara’ya döndüğünde, Rabbim ona bu aldıklarını anlatacak bir evlat, Numan’ı, yani Hacı Bayram Veli Hazretlerini nasip etmiştir. Hacı Bayram Veli Hazretlerine başta Arapça olmak manevi ilimler alanında dersler vermiş, Hacı Bayram hocamız, Somuncu Baba Hazretleri ile yüz yüze eğitimlerine devam ederken, mana aleminde de yine Şeyh İzettin Hazretlerinden ders talimine devam etmiştir. Bu hususu şöyle ifade eder: 

“Arapça tahsilimizi Şam’da aldık. O zamanlar, bu kudretli ilim yurdunun mekteplerinde, ariflerin gönlünden ilham alarak çokça dersler aldık. Şam’da, bu kutlu şehirde, Muhiddin İbni Arabi Hazretleri’nden manada derin dersler aldım. Şam’dan sonra Rabbimiz, elhamdülillah, bizi Ankara’ya getirdi. O vakit, Rabbim, aldığımız bu ilmi en güzel şekilde anlatabilecek bir evlat, Numan’ımızı, Hacı Bayram Veli Hazretlerini nasip etti. Onunla hemhâl olduk, onu irşat ettik o da pek çok gönlün irşat olmasına vesile oldu. 

Medresede ilim tahsil ederken, bir akşam yalnız başıma yatakhanede kaldım. O an bir şey vardı içimde; bir boşluk, bir yalnızlık hissi. Ama o yalnızlık, bana bir şeyler söylemeye başladı. İçimden bir ses, ‘Yalnızlık Allah’a mahsustur, sen de yalnızsın’ dedi. O an, daralıp cama çıktım. Her şey birdenbire değişti. Rabbimi zikreden dünya bana ayan oldu. O zaman anladım ki, yalnızlığımı Rabbimden gayrısı dolduramaz. Ve işte yalnız hissedenlere nasihatimdir: Rabbine yöneleni, hiçbir karanlık kendi yanına alamaz.”

Hocamızın uzmanlık alanı, dil hastalıklarıydı. İlim ve tasavvuf yolundaki bu derin bilgi birikimi, ona sadece ilim olarak değil, aynı zamanda manevi açıdan da büyük bir yetkinlik kazandırmıştır.

Şeyh İzettin Hazretleri, sözlerinde az ve öz bir şekilde konuşan, derinlikli ve özlü ifadelerle insanlara doğru yolu gösteren bir hoca olarak hatırlanmıştır.


Sheikh Izzeddin Hazrat

(May his secret be sanctified)

Sheikh Izzeddin Hazrat, located in Altındağ district of Ankara, was a significant Sufi and scholar who lived in the 14th century. Although written sources about the life of Sheikh Izzeddîn, also known by his full name “İzzettin Yusuf Aksarayî”, are limited, there are rumours among the people that he was the Arabic teacher of Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri.

The late İ. Hakkı Konyalı, who conducted research on the mosques of Ankara, read the date as 1306 AD in the inscription on the tomb of Sheikh İzzeddîn, located in the Ankara Ethnography Museum. It is not possible for Sheikh Izzeddin, who died in 1306, to have been the teacher of Hacı Bayram-ı Veli (Numan b. Ahmed), who was born in 1340. On this matter, the late Fuat Bayramoğlu, a descendant of Hacı Bayram-ı Veli, believes that the widely held view may be correct, provided that the date of death of Sheikh İzzeddîn is accepted as 1352 AD and that the date of birth of Hacı Bayram-ı Veli is accepted as 1339/1340, as he himself suggested.

The tomb of Sheikh Izzeddin is located in the Hacı Bayram neighbourhood of Ankara, near the mosque named after him, the Sheikh Izzeddin Mosque. The tomb fell down in the 1930s but was rebuilt following restoration work carried out in 2015. The inscription, which serves as a deed of trust of a pious foundation, is on display at the Ankara Ethnography Museum and contains information dating back to 1306.

The name of Sheikh Izzeddîn appears in the 1522 Land Registry Book in the records of ‘Sheikh Izzeddîn Neighbourhood’ and ‘Sheikh Izzeddîn Zawiyah Foundation’. These records show that the zawiya and prayer room he established in Ankara held an important place in the social and religious life of the period. In addition, in a document dated 1798, he is referred to as “es-Seyyid es-Sheikh Izzeddin Kuddise Sırruhu Azîz Hazrat,” showing that he was accepted as a Sayyid and a Pir (spiritual leader) of the order.

Sheikh Izzeddin holds an important place in the spiritual history of Ankara.

May Allah elevate their stations and keep their spiritual aid everlasting. (Amen)

الشيخ عز الدين

الشيخ عز الدين

الشيخ عز الدين (قدس سره) الذي يقع ضريحه في منطقة ألتنداغ في أنقرة، هو أحد الصوفية والعلماء البارزين الذين عاشوا في القرن الرابع عشر. ويُعرف بالاسم الكامل “عز الدين يوسف أكسرايي”، وعلى الرغم من أن المصادر المكتوبة حول حياته قليلة، فإن هناك روايات شعبية تقول إنه كان أستاذًا للشيخ حاجي بايرام ولي (قدس سره) في اللغة العربية.

وقد قام المرحوم إ. حكِّي كونيالي، الذي أجرى أبحاثًا حول مساجد أنقرة، بقراءة التاريخ الموجود على نقش قبر الشيخ عز الدين في متحف الإثنوغرافيا في أنقرة الذي يعود إلى عام 1306 ميلادي. وحيث أن الشيخ عز الدين توفي في عام 1306، وُلد الشيخ حاجي بايرام ولي (نومان بن أحمد) في عام 1340، فإن من غير الممكن أن يكون الشيخ عز الدين أستاذًا له. في هذا السياق، يعتقد المرحوم فؤاد بايرام أوغلو، من أسرة حاجي بايرام ولي، أن تاريخ وفاة الشيخ عز الدين يجب أن يكون سنة 1352 ميلادي، وإذا تم قبول السنة 1339/1340 ميلاديًا كعمر ميلاد الشيخ حاجي بايرام ولي، فإن هذا الرأي قد يكون صحيحًا وفقًا لما هو شائع بين الناس.

يقع ضريح الشيخ عز الدين في حي حاجي بايرام في أنقرة، بالقرب من جامع الشيخ عز الدين الذي يحمل اسمه. تم هدم الضريح في ثلاثينيات القرن الماضي، ولكنه أعيد بناؤه في عام 2015 بعد أعمال الترميم. الكتابة التي تحمل صفة الوقفية لهذا الضريح تعرض في متحف الإثنوغرافيا في أنقرة، وتحتوي على معلومات تعود إلى سنة 1306 ميلادي.

اسم الشيخ عز الدين يرد في سجلات “حي الشيخ عز الدين” و”وقف زاوية الشيخ عز الدين” في السجل العقاري لعام 1522، مما يدل على أن الزاوية والمسجد الذي أسسه في أنقرة كان لهما مكانة هامة في الحياة الاجتماعية والدينية في ذلك الوقت. بالإضافة إلى ذلك، في وثيقة تعود لعام 1798، يتم الإشارة إليه بلقب “الشيخ عز الدين قدس سره العزيز”، مما يدل على أنه كان يُعتبر من السادة وأحد الأقطاب في الطريقة الصوفية.

ولشيخ عز الدين مكانة هامة في التاريخ الروحي لأنقرة.

اللهم اجعل مقامه عالياً، وبارك في أعماله، واجعل فضائله وهمته دائمة. (آمين)

Paylaş